Direksiyon Dersi
Dünyada her gün trafik kazalarında 3.242 kişi ölüyor. Bu, her yıl 1,2 milyon kişiyi trafik canavarına veriyoruz anlamına gelir. Bunun yanında her yıl, 20 ile 50 milyon arasında kişi, trafik kazalarında yaralanıyor ya da sakat kalıyor. Ülkemizde ise 2022 yılı içinde 1 milyon 232 bin 957 trafik kazası olmuş, bunun 200 bine yakın ölümlü ve yaralanmalı trafik kazası olarak kayıtlara geçmiştir. Bu kazalarda 5.229 kişi ölmüş ve 288.696 kişi yaralanmıştır.
Bunlar, ölüm sayılarının önceki yıllara göre yüzde 2,5 azalmış halidir. Ölüm sayısındaki azalmaya karşılık, toplam kaza sayısı yüzde 3,9 artmış, ölümlü-yaralanmalı kaza sayısı da yüzde 4,9 daha yüksek oranda gerçekleşmiştir. Bu istatistiksel sayılar, ortada büyük bir sorun olduğunu göstermektedir. Tüm bu istatistik sayıları içinde dikkatimizi çekmesi gereken, şurasıdır: 2022 yılı içindeki ölümlü-yaralanmalı kazaların yüzde 0,4’ü yol kaynaklı, yüzde 1,2’si yolcu kaynaklı, yüzde 2,1’i taşıt kusuru kaynaklı, yüzde 9,5’i yaya kaynaklı olarak gerçekleşirken, yüzde 86,8’i sürücü kusurlarından kaynaklanmaktadır.
Başka deyişle, bir yıl içindeki kazaların yüzde 90’a yakını, sürücülerin hataları nedeniyle oluşmuştur. Bu durum, bizi ciddi ciddi düşündürmelidir. Bunların kaç tanesi “ehliyetsiz” sürücü olabilir ki? Büyük olasılıkla çok çok küçük bir bölümü… Peki, “sürücü belgesi” sahibi olan, yani sürücü kursuna gitmiş ve sürüş eğitimi almış olan sürücülerin bu kadar çok kazaya neden olmasını nasıl açıklayacağız?
Sürücü kurslarının iyi eğitim vermediği şeklinde yorumlayabilir miyiz? Hiç sanmıyorum. Peki, sürücü kursu almadan sürücü belgesi sahibi olmayı sağlayan, ehliyet dağıtımı yapan bir kurum mu var? Hayır, yok! Peki, sürücü kursuna gidip, ehliyet alan sürücüler, öğrendiklerini sonradan unuttukları için mi böyle oluyor? Bu da pek mümkün değil, çünkü sürekli araba kullanan birinin, öğrendiklerini unutmak yerine, bilgilerini daha çok pekiştirmiş olması gerekir. Peki, sorun nerede?
Bence sorun, trafik kurallarını umursamamak, önemsememek, “bir şey olmaz” yanılgısına düşmektir. Bazı sürücüler, birkaç kez kural ihlali yapıp, başına bir şey gelmeyince, sanırım tuhaf bir cesaret kazanıyorlar. Böylece, “bir şey olmaz yaaa” felsefesine kendilerini kaptırıyorlar. Bu felsefenin sonuçlarını da hep birlikte görüyoruz: Her yıl dünyada 1.200.000, ülkemizde 5.000’in üzerinde ölüm, 300 bine yakın yaralanma ve sakat kalma…
Peki, ne yapılabilir, veya ne yapılmalı?.. İnsanların hiç olmazsa trafikte beyinlerini kullanıp, “bir şey olmaz” diye düşünmek yerine, akıllı canlılar gibi davranmasını nasıl sağlayabiliriz? Açıkçası, bilmiyorum. ■